30 Eylül 2009 Çarşamba

Jovetic'in Gecesi

"Jovetic too hot for Liverpool to handle"
uefa.com

Rubin-Inter:1-1
Barcelona-Dinamo:2-0
Unirea-Stuttgart:1-1
Rangers-Sevilla:1-4
Arsenal-Olimpiyakos:2-0
AZ Alkmaar-Standart:1-1
Fiorentina-Liverpool:2-0
Debrecen-Lyon:0-4

29 Eylül 2009 Salı

Futbol ve Bölünme


“Ya birileri de kalkıp Türk açılımı isterse” diye yazmış, Türkiye’deki tehlikeye dikkat çekmiştim.

Türkiye hızlı bir ülke, haklılıklar da, haksızlıklar da yazının mürekkebi kurumadan ortaya çıkıveriyor.

Bursa’da Diyarbakırspor’un başına gelenler Türkiye’de dikkat çektiğimiz sorunun, ortaya çıkışının habercisi.

Diyarbakırsporlu futbolcu ve yöneticiler için “PKK dışarı” diye tezahürat yapılınca olay çıkmış.

İşin komiği ne biliyor musunuz, Türkiye’de PKK’nın ya da onun uzantılarının hedefinde bir takım varsa, o da bazı şuursuzların “PKK dışarı” diye tempo tuttuğu Diyarbakırspor’ dur.

“Diyarbakırlı olsalar ne fark eder” ama Diyarbakırsporlu futbolcular arasında Diyarbakırlı sayısı 1. Sadece 1.

Dahasını söyleyeyim, yarın Galatasaray’daki bir Diyarbakırlı futbolcuya da mı aynı şeyi söyleyeceksiniz, ya da Fenerbahçe maçında Başkan Aziz Yıldırım Diyarbakırlı diye Fenerbahçe’ye de mi?

Bu “bölücülüktür”.

Daha önce de yazdığımız gibi “Türk bölücülüğü”.

Şimdi kalkıp bana “Aman canım, üç beş baldırı çıplak futbol seyircisinin yaptığından bölücülük mü olur” demeyin.

Çünkü bu da ayrı bir şuursuzluk olur.

Bilir misiniz ki, Avrupa’da son dönemde meydana gelen “bölünme olaylarında” ilk kıvılcımlar hep futbol maçlarıyla başlamıştır.

Milliyetçilik yaptığını zannederken bu ülkeyi PKK’dan daha büyük bir bölünme tehdidiyle karşı karşıya bırakan “beyinsizlere” birkaç hatırlatma yapmak boynumuzun borcu.

Biliyorsunuz, Yugoslavya son 20 yılda bölünen Avrupa ülkelerinden.

Yugoslavya’daki bölünme süreci ne zaman başladı hatırlar mısınız?

Çoğunuz hatırlamaz.

13 Mayıs 1990 yılında oynanan Dinamo Zagreb-Kızılyıldız maçıyla.

Yugoslavya dış tahriklerin de etkisiyle zaten barut fıçısıydı ama o bölünme o maçla başladı.

Hırvat Dinamo Zagreb ile Sırp Kızılyıldız o zamanki Yugoslavya liginde karşı karşıya geldiler. Maçta olaylar çıktı.

Şimdi o iki takım, iki farklı ülkenin liginde oynuyorlar.

Tek örnek örnek değildir diyebilirsiniz.

Alın o zaman ikincisini.

Yanlış hatırlamıyorsam yıl 1992.

Çekoslovakya-Romanya maçı.

O zaman da Çekoslovakya tek ülke.

Maç öncesi seremonide Çekoslovakya milli marşı çalıyor ama aslında Çek marşı.

Marş bitince tribünden bir grup bu kez Slovakya milli marşını söylemeye başlıyor.

Futbolculardan Slovak olanlar saygı duruşunu bozmayıp marşı söylüyorlar. Tribünlerde olaylar çıkıyor. İnanmayan Ahmet Çakar’a sorsun. Çünkü o maçın hakemi oydu.

Sonrasını biliyorsunuz.

Şimdi Slovakya milli takımı ayrı, Çek milli takımı ayrı.

Hep söylenir ya “Futbol asla sadece futbol değildir” diye.

Futbol, bölünmenin en kolay başladığı yerdir.

Kendini milliyetçi zannedip, PKK’dan beter bölücü olanların haberi olsun.

Fatih Altayli

27 Eylül 2009 Pazar

Üzgün Olma,Akıllı Ol


Çok üzgünüz demiş Mehmet Özdilek maç sonunda mikrofonlara.Üzülcen üzülmesine de git şu maçı bir daha izle allah aşkına evinde sakin kafayla.Maçtan sonra şu yorumu yapmış:

Bizim için de oyun döndü. Son dakikalarda yakalanan pozisyonlar var. Galibiyet için zorladık. Turkcell Süper Lig'de oynayan bir ekibin korner atışı sonrası bu şekilde yakalanmaması gerekir. Gereksiz bir gol yedik. Fenerbahçe'nin girdiği önemli pozisyonları var. Oyun çok farklı oılabilirdi. Ama bizde pozsiyonlar yakaladık. Çok üzgünüz.Son dakikalarda Veysel ve Koray ile girdiğimiz pozisyonlar var. Bunları değerlendirebilseydik çok farklı olabilirdi.

Nereden başlasam bilemiyorum.Sırayla gidelim.Galibiyet için zorladık diyorsun.Hemen ardından da kornerde böyle yakalanmamamız gerekiyor diyorsun.Kendi ağzınla söylüyorsun işte.Eğer galibiyet için bu kadar zorlamasaydın öyle de yakalanmayacaktın.Fener'den aldığın 1 puan neyine yetmiyor.Sonra da son dakikalarda girdiğimiz pozisyonlar vardı,değerlendersek farklı olabilirdi demiş.Son dakikaya gitmeye gerek yok farkı aramak için bence.Fenerbahçe'nin direkten dönen topları girse ya da Guiza olağan kazmalığını yenebilse esas farkı o zaman görücektik zaten.

Kimse yanlış anlamasın Fener'in aldığı 3 puana lafım yok.Oyunun hakkı zaten Fener'in.Lafım Mehmet Özdilek'in zihniyetiyle yola çıkan diğer teknik adamlara.

25 Eylül 2009 Cuma

O an(Kanoute&Renato)


Sevilla idmanından enteresan bir kare.

102 Kilocuk

Zaten etine dolgun bir arkadaştı kendisi.Sezon öncesi bir sakatlığa yakalanmıştı ve daha henüz idmanlara başlayabildi.Başlayabildi başlamasına ama biraz şişmiş kendisi.Tam 102 kilo olmuş Batugol.Bir an evvel 96 kiloya düşmesini istemiş Mustafa Denizli.Bjk internet sitesinde ise boyu 1,90m ve kilosuda 75 gözüküyor.Biri güncellesin şu siteyi artık.

24 Eylül 2009 Perşembe

Uzay Langırtı


Duran topu üflemek yok,masayı hafiften ittirmek yok,fırfır hiç yok.Mertlik yine bozuldu galiba.

22 Eylül 2009 Salı

Kasımpaşa 1-3 Galatasaray

F.R:Kader boşver dalaşma şununla.Kendini bi' bok "sancak".

Tabii ki bilmiyorum böylemi dedi Rijkaard Keita'ya.Ama Kasımpaşa'lı Sancak'ın yukardaki lafı hakettiğini düşünüyorum.Sahada futbol adına yaptığı tek şey asistiydi.Geri kalan herşey terbiyesizceydi.Neyse ki olaya Rijkaard el attı ve hem Keita'nın olası bir kırmızı kartını engelledi.Hemde onu sola alarak maçı çevirdi.

Maçın ayrıntısına pek inmeyip bir kaç cümleyle bitireceğim yazıyı.Sene başından beri Baros'un oynamasını istediğim oyunu Nonda çok güzel oynamaya devam ediyor.Tek forvet olarak sağa sola koşular yaparak hem kendine pozisyon arıyor hemde arkada ki yaratıcı adamlara boşluk açıyor.O mevkide ister Baros İster Nonda eğer bu şekilde oynarlarsa Galatasaray çok rahat gol pozisyonuna girer.Bu maç bunun en güzel kanıtı.

20 Eylül 2009 Pazar

Ready to Fly !

Bu hafta İngiltere'de dananın kuyruğu koptu desek yeridir, gerçekten harika maçlar oynandı ve Murat Kosova'nın o efsane sözü "İşte Premier Lig bu" sözünü bir daha kanıtladı. Chelsea rakip tanımıyor dese yeridir, lige süper bir başlangıç yapan Spurs'u adeta sahadan sildiler. İleride Lennon, Keane ve Defoe üçlüsü etkisizdi bu da Ancelotti farkı diye düşünüyorum ben, gerçekten müthiş bir Chelsea yarattı, Hiddink'in bıraktığı istikrarlı takımı çok iyi idare ediyor ve bence üstüne koyarak oynuyor. Drogba'nın bu maçta sakatlanması Chelsea için gerçekten kötü bir haber sakatlandığı yüzünden 2-3 ay oynamıyacak gibi gösteriyor eğer bu sırada Chelsea yarıştan kopmaz ise bence bu sene şampiyon olurlar.


Haftanın maçı ise Tevez yüzünden sezon başından beri iple çekilen Utd. ve City maçıydı, maç tahmin ettiğim gibi mükemmel geçti maçı izlerkende bende kendimden geçtim, Bellamy farklı şeyler yapabilir demiştim maçtan önceki postumda ve haklı çıktığım içinde seviniyorum, son haftalardaki performansıyla da bunu hak ediyordu hemde fazlaca ama Robinho ve Adebayor'un olmayışı Mark Huges'ı defansif bir mentalite ile oynatmasına neden olabilir ama takımı çok geri çekti her atak tehlike oldu ama çok gereksiz yaslandı geri, bana Erciyes'in Bülent Korkmaz dönemindeki futbolu anımsattı ama buna rağmen deplasmanda 3 gol atmasını bildiler eğer farklı bir taktile sahaya çıskaydı City daha farklı bir görüntü olabilirdi ortada.


Geçen hafta Adebayor, Arsenal'e nasıl oynadıysa Tevez'de ManU'ya o şekilde oynadı insan üstü mücadele etti ve 2 golün mimarı oydu 1 topuda direkden döndü. 1. goldeki çabasıda Ben Foster'ın hatasına neden oldu, Ben Foster ise bu zamana kadar güven vermişti fakat hala bi şeyler eksik Van der Saar gelince eldivenleri ona teslim edecek gibime geliyor. Bir diğer kaleci ise Given hatalı yediği 2. veya 3. goldu baya bi hatalı davrandı ama sonrasında Berbatov'u gerçekten deli etti ve 4 gol yemesin erağmen iyi bir tablo çizdi kalesinde. Buradan da alessiocerci'ye sesleniyorum al sana Fletcher diyorum :)




Son dakikada Owen'nın golünden sonra kim olursa olsun o atmosferde tüğlerinin diken diken olmaması imkansız. Gerçekten stad yıkıldı desek yeridir, efsane olacak tarihe geçecek bir maç yaşandı ama bir dahaki seferde City bunun acısını alır diye düşünüyorum.



Liverpool Torres ve Gerrard eşliğinde yol almaya devam ediyor moral verici bir galibiyet buldular ama bu kadar rakibin içinde şampiyon olmaları çok zor gibime geliyor, hele o Yunan defası aldıktan sonra ne kadar kalitelerini düşürdüklerini gösterdiler yani Galatasaray veya Fenerbahçe alsa neden aldılar bu adamı derim, Torres iki tane çok klas gol attı ama West Ham'da Hines adlı oyuncu yeni Walcott veya Lennon gibi geliyor diye düşünüyorum bu adama dikkat etmek lazım - gerçi Walcott ve Lennon ne kadar eski orasıda ayrı bir konu :) -




Arsenal, Wigan karşısında iyi bir galibiyet aldı Liverpool için dediklerim Arsenal içinde geçerli gibime geliyor her ne kadar göz dolduran galibiyetler alsalarda büyük maçlardaki durumları belli eski havalarını kaybediyorlar bu arada Wenger 1-2 hafta sonra minik takımın kalecisiyle çıkarsa şaşırmayalım Fabianski tamamda 3. kaleciye yer vermesi sakatlık falan yoksa biraz fazla maceraperest gibime geliyor bu adam gençlik aşısını biraz fazla kaçırıyor sanırım...Bu sezon İngiltere'de süper bi sezon bizi bekliyor 6. hafta maçlarından sonra bu belli oldu fazlasıyla bence,kızlarrr kemerlerinizi takın uçuyoruz diye bir anaonsla başlasa maçlar uygun olur veya Türkiye ligi ya çok kalitesiz ya da bunlar insan üstü oynuyor hele bugün oynanan müthiş maçlardan sonra Fenerbahçe - İ.B.B. maçını izledikten sonra insan futboldan soğuyor.

Jose Felix


Bu hafta ilk devreyi 1-0 yenik durumda kapattıktan sonra 2. devrede Milito yardımına yetişti Potekizli'nin. Fotoğrafda benim burada ne işim var bakışı yapmış zaten belli oluyor, pek bi isteksiz Inter'de kendisi, başka hocalara laf atıyor karşılık gelmiyor bi hayli sıkılıyordur kendisini 2 sene sonra ManU'dan Fergie gittiği zaman kendisini orada görmek isteyenler çok olabilir hemde Chelsea'ya iyi bir cevap verebilmek için ManU'ya gitmesi çok bir hayli hayırlı olur, İngiltere'de onu özlemiştir, Premier Lig'e onun gibi bi hocanın ihtiyacıda var diye düşünüyorum.

Dave Kitson

Stoke City'nin turuncu kafalısı İngiltere'nin marjinal tipli oyuncularından biri, kendisini Türkiye'de görmek istediğim topçulardan biri. alessiocerci isabetli transfer hayırlı uğurlu olsun, ama Leeds'den Tom Elliot'u denemeni önenirim (:

Fark Var !

Barça gerçekten rakipleri arasındaki farkı açıyor kalite bakımından kim oynarsa oynasın müthiş bir organizasyon, ama burada A.Madrid'e bi paragraf açmak gerekiyor, bu takım çok gol görüyor kalesinde böyle giderse böyle oynanırsa görüntü değişmeyecek gibime geliyor. Agüero ve Forlan olmasa bu takımın sonu kötü olurdu gerçektende. Kaleye Asenjo'yu almaları beni umutlandırmıştı İspanya'nın gelecek vaad eden kalecilerinden birisi ama takım çok kopuk geçen sene 6 yediler bu sene 5. Eğer Agüero bu sene gitseydi Inter veya Chelsea'ya Madrid ekibi baya kopuk bi takım haline gelirdi, ama Barça gösterdiki onların şu anda rakibi yok - R.Madrid dahil - bu senede çok rahat şampiyon olacaklar gibime geliyor bana.

19 Eylül 2009 Cumartesi

Gündüz maçları


Senelerdir ülkemizde oynanan özellikle 4 büyüklerin maçları hep gece oynanır. Olimpiyat Stad'ında Galatasaray-Fenerbahçe maçına gitmiştim güvenlik nedeni ile gündüz oynanmıştı. Kendimi İngiltere, İtalya veya Almanya'da maç izler sandım. Hava güneşli, tribünler full dolu, mesela bakacak olursak bugün oynanacak olan Beşiktaş-Kayseri maçı saat 9'da anladım, Ramazan, bayram öncesi falan filan ama normal zamanda da niye 8-9 saatler koy maçı saat 3'e 4'e mis gibi cıvıl cıvıl oynansın maçlar, hem bu krizde ışık parası olmaz bari öyle de düşünülebilir. Hem stadlarımız niye dolmuyor gibide sorular sorulur hep, insanlar haftasonunun bir gününü stadın etrafında geçirmek istemez zaten stadlarımızın eskiliği nedeniyle 8'deki maça 4'de gitmek zorundasın yoksa kapı girişlerinde yarım yamalak maçı izlemek zorunda kalırsın. İnsanlar haftasonuları eşleriyle dostlarıyla bi yere gitmek ister mesela maç 3'teyse çıkar maçta 5'te yine kullanabileceği koca bir gün kalır önünde. Öteki şekilde çıkıyorsun maçtan 10'da 11'de o saate vasıta bul, akşam trafiği - özellikle İstanbul'da oturanlar için - eve gel derken saat 12 oluyor ee bu maç pazarsa yarın okulun var veya işe gidiceksin, bunu hep düşünürüm niye gündüz oynanmaz bizim memleketimizde maçlar, babam ve büyüklerim anlatır eskiden ne güzel gündüz giderdik, tabi o zamanlar zorunlu olan bir şeydi ışıklandırma falan yoktu diye. Başka bir bahane ise futbolcu kendisini motive edemiyor gündüz maçlarına, sanki maç seyircisiz, yurt dışındaki oyuncular nasıl motive oluyor diye sorarlar adama o zaman. Ama bilmiyorum her zaman gündüz maçlarına bir sempatim olmuştur, inşallah böyle bir şey olurda hiç değilse 3 haftada 1 gündüz maçı falan seyredebiliriz...

18 Eylül 2009 Cuma

Kenar Heyeti


Roma'nın şu an içinde bulunduğu durum resmin bize yansıtığı kadar vahim gerçektende.Basel'den de 2 yedik.2002-2003 sezonu geliyor gözümün önüne şimdiden.10 beraberlik 11 mağlubiyet almıştık o sene(18 takımla oynanıyordu o zaman lig).Son bir kaç haftada toparlanıp Uefa'ya gidebilmiştik.İnşallah o kadar kötü olmaz durum.

Futbol Ekranı

19 Eylül Cumartesi
17:00 Arsenal-Wigan - Spormax
20:30 Bucaspor-Boluspor- D Spor
21:00 Beşiktaş-Kayserispor - Lig TV
23:00 Barcelona-A.Madrid -NTV Spor
20 Eylül Pazar
15:30 Manchester United-Manchester City -Spormax
17:00 Celtic-Heart -Euro Futbol
18:00 Chelsea-Tottenham -Spormax
18:30 Leverkusen-Werder Breme -TRT 3
21:45 Roma-Fiorentina -NTV Spor
22:00 PSG-Lyon - Kanal A

Red Coast or Blue Coast ?

Bu hafta şehirin kırmızı yakasında her zamankinden daha farklı bir derbi olacak. Man City her zamankiden daha güçlü ve kadrosunda Tevez var. Man Utd hafta içi Beşiktaş maçında her ne kadar vasat bir futbol sergilesede ben vites artırtmaya gerek duymadıklarını düşünüyorum bu maç yüzünden Rooney kendisini bu maça farklı hazırlıyacaktır, bu sene giden Tevez ve Ronaldo'nun bütün yükü onun omuzlarında çünkü. Man Utd'nin yerel oyuncuların daha fazla olması Britanya adasından daha fazla oyuncu bulundurması onların motivasyonunu daha fazla sağlıyacağını düşünüyorum. Sezon başından beri Van der Saar'ın yokuluğunda kaleyi koruyan Ben Foster içinse maç formayı tamamen kapma maçı olabilir Arsenal maçından sonra bu maçtada kalesinde güven verirse bu formayı kaptırmaz diye düşünüyoru, gerçi kalecilik nankördür ne olacağı belli olmaz. Man Utd ev sahibi olma avantajını kullanacaktır bence maçı alacaktır. City'de ise Adebayor 3 maç ceza aldı ve bu onlar için çok büyük bir handikap. Gözler Robinho ve Ireland'da olcak, içimden geçen farklı bir ses ise eğer Bellamy oynarsa farklı şeyler yapabileceği yönünde.

Tevez'in durumu belli değil geçen hafta sakat olduğu için oynayamadı eğer oynarsa bütün ıslıklar ve küfürler onun için olacak. Eğere golde atarsa bu haraketi bu sefer mavi forma ile aynı tribünlere yapar mı yapmaz mı onu bilemem ama futbolcu olsaydım bu haraketi çok yapmak isterdim bende.

Ceza sahasına gelen kavisli bir orta vee...


Güzel bi' an yakalamış foto muhabir beyi tebrik etmek lazım.

What's Wrong ?

Bu sene Goodison Pk'da işler yolunda girmiyor Moyes'in takımı sezona kötü başlangıç yaptı 6-1'ik Arsenal mağlübiyetinden sonra bu son hafta oynanan Fulham maçıyla kendilerini toparlarlar diye düşündüm 1-0 öne geçmelerine rağmen 2-1 kaybettiler ve bunlar işin yolunda gitmediğine bir işarettir. Liverpool'un mavi yakasında Lescott'un gitmesi ve Arteta'nın hala sakat olması Moyes'i bir hayli düşündürüyor. Geçen sene ön libero mevkisinde oynayan Fellaini bu sene Jo'nun yanında oynamaya başladı eğer ben yanlış görmediysem. Yıllardır istikrarlı bir görüntü çizen Moyes ve ekibi bu seneye aksayarak başladı. Dün AEK karşısında alınan 4-0 galibiyet bir nebze moral oldumuştur takım için. Everton'un kısa sürede toparlanacağını düşünüyorum yoksa Geçen sene Juan de Ramos'un başına gelen bu sene de Moyes'in başına gelebilir...

Raul Meireles

Portekiz futbolunun son yıllarda çıkarttığı bir çok kalieteli oyuncudan biri kendisi. - çok klişe oldu ama öyle - Kendisi Lucho ile birlikte geçen sene Porto orta sahasını çekip çeviriyordu. Geçen sene ManU. deplasmanında oynanan oyunda bunun kanıtıydı. Lucho bu sene Marsliya'ya transferi gerçekleştirdi gerçi Marsilya, Porto'dan ne kadar büyük kulüp tartışılır ama Raul henüz bir transfer gerçekleştiremedi 30'lu yaşlara yaklaşmasına rağmen, Ayhan'da yavaş yavaş yaşlanıyor ben seneye Haldun Üstünel'den böyle bir transfer bekleyebilirim M.Sarp'la da 10 numara anlaşırlar, oyunun iki tarafını oynayabilen iyi oyunculardan biri - bu da çok klişe oldu Gerrard veya Lampard tarzı - Portekiz milli takımının orta saha bolluğu forvet kıtlığından kendisde nasibini aldı Euro 2008'i çoğunlukla yedek klübesinde geçirmişti bizim maçta da sonradan girip 2-0'la olayı bitiren golü atmıştı. Özellikle dövmeleriye de baya bi' dikkat çeken oyuncudur kendisi.

O an (Pavluchenko)

Topu öperek oynamak böyle bir şekil olsa gerek

Eve Götür!


bir benzeri de desportivo'da

17 Eylül 2009 Perşembe

Namağlup Devam


Maça geçmeden önce buradan D-Smart denen saçmalığa bir kez daha saygılarımı iletiyorum.Maç TNT de diye rahat rahat iftardan sonra televizyon başına geçtim.Ve yine o şifreli yayın yazısı...Hemen eski çubuk anteni bulup kurdum.Bu esnada ilk golü kaçırdım tabi.Maça geçicek olursak.Aynı Beşiktaş maçında ki gibi golü erken bulunca gereğinden fazla kapandı takım.40 dakika iyi dayandık ilk yarı.Şahsen ilk yarıyı atlatırsak böyle bir sonucun geleceğini düşünüyordum.Öyle de oldu.2.yarı da golü erken bulunca Pana'ya cm tabiriyle gung ho yapmak kaldı.Ki bu hücum futbollarında da başarılı oldular bence ama şans yanlarında değildi açıkçası.Adamlar 2-3 tane %100 kaçırdıktan sonra Elano'nun o golü taraftarı çıldırttı doğrusu.Onlarda hırslarını kendi kalecilerini protesto ederek çıkardı.Oyun içinde en çok Mustafa Sarp ve Leo Franco'yu beğendim.Elano ve Baros ise pek beklediğim gibi değildi açıkçası.Elano maçın adamı belkide istatistiklere bakarsak ama bana sanki biraz durarak oynuyor gibi geldi bu maç.Baros'sa yine bu seneki Baros'un devamı.Hiç çabalamıyor.Olmadık yerlerde olmadık vuruşlar.Sadece bu maç en az 2 pozisyonda ahh bu pozisyon Nonda'ya ya da Ümit Karan'a gelicekti dedim.Neyse en kötü oyunumuz böyle olsun yine 3 atalım Beşiktaş maçı ve bu maçta olduğu gibi.10.haftaya kadar namağlup gider bu takım.Fener maçında ise...Onuda bi ara yazarız şimdiden 10. haftadan bahsetmeye gerek yok.Şu an için yenilmeden yola devam...

O an(Maradona vs Belçika)

-Korkma koçum,arkandayız!

15 Eylül 2009 Salı

Del Potro ve Kim Clijsters

Biri bu şampiyonanın son 5 senedir şampiyonu olan Federer'i devirdi,diğeri sporu bırakıp tekrar geri döndükten sonra ki 3. turnuvasında 2.şampiyonluğunu aldı.Böyle inanılmaz sonuçlandı dün Amerika açık.Bayanlarda son zamanlarda ne olacağı pek belli olmuyor ama erkeklerde Del Potro'nun Federer fenomenini devirmesi harika bir olay.Gerçi Federer bu mağlubiyetten sonra gider 2 Grand Slam daha kazanır ya o da ayrı mesele.Zaten mesele artık onun serilerini bozmak.Yoksa hiç bir türlü Grand Slam kazanmasına engel olunamaz.

Kim Clijsters'ın ki yukarda dediğim gibi apayrı bir olay.24 yaşında tenisi bırakarak tenis severleri şoke etmişti.Bir çocuk dünyaya getirdi ve 2 yıl aradan sonra tekrar geri döndü kortlara.Bir dönüş anca bu kadar mükemmel olabilirdi.Zaten kendi de yaptığı mütevazi açıklamasında "buraya sadece Grand Slam havası almaya gelmiştim,bunu hiç beklemiyordum." demiş.Diğer şımarık bayan tenisçilere kıyasla Kim Clijsters ve Justin Henin'i daha fazla sevmişimdir zaten(Belçikalıların havasından mıdır suyundan mıdır bilinmez).Lafı uzatmadan Clijsters henüz 26 yaşında ve harika dönüşün ardından bir kaç Grand Slam daha kazanır diye düşünüyorum.Ya da öyle umuyorum.Son olarak olağandan farklı bir turnuva izlettikleri için bu iki tenisçiyi de tebrik ediyor ve onlara teşekkür ediyorum.

Say No To Racism


Çok güzel olmuş bence.Keşke Formanın önündeki eller j harfinin biraz altında olsaymış ta BJK tam gözükseymiş.Ama gayet başarılı yinede.

14 Eylül 2009 Pazartesi

Hangisi Çoban?

Hepsinin hakemi ittiği kaktığı yetmiyormuş gibi bu kavgalarına rakip takım oyuncularınıda almıyolar.Lugano bir yandan Tandoğan'ı oradan uzaklaştırıp diğer yandan hakeme veryansına devam ediyor.Takım kaptanı Alex,Topuz,Gökhan,olduğu zaman Emre sene başından beri hakemleri resmen dövüyorlar.Göstermelik bir sarı karttan sonra 2. sini göstermeye cesaret edemedikleri için hakemlerimiz böyle dayak yemeye daha çok devam ederler.En zorlu deplasmanlardan biri olan Bursa deplasmanında bile hakemle bu kadar oynayabiliyorsa Fener değil 3 senenin 13 senenin garantisini veririm ben!

Müthiş form, harika futbol, ağızlarımın suyu akıyor

Real Madrid her ne kadar II.Los Galacticos devrini açsada Barça çok çok farklı, 1. etapta para için oynamak ile doğduğu klübün takımı için oynamak arasında çok fark var. Ronaldo, Kaka, Benzema, Xabi Alonso, Alfredo di Stefano'nun kara kaşı kara gözü için de gelmedi. İşte Barça'da ki farkta burda ortaya çıkıyor nerdeyse takımın 4/3'ü altyapı topçularından. Eto'o gider İbra gelir, İbra 2-3 seneye gider arakdan Kierrison gelir. Messi seneye 250 milyon euroya gider Pedro gelir. Pep'in yapmış olduğu şeye isim veremiyorum belkide o yüzden "şey" diyorum. Barça koptu gidiyor, biri bunları durdurmalı :)

Kaleci var, kaleci var


What's Your Name...


Usher ve Victoria'nın hatunlarından etkileyici bir performans...
-----------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------

Ağa

Bir röportaj sırasında Ali Ağaoğlu ;


Kadınların size olan ilgisi nasıl? Telefon numaralarını kağıda yazıp, arabanızın içine atıyorlarmış, doğru mu?
Doğru. Numaralarını veriyorlar, tanışmak istiyorlar, neler neler... Yakışıklı, karizmatik bir adamım, çok sık karşılaşıyorum bu durumla. Telefon numaramı nereden buluyorlar anlamıyorum, valla aramayan yok. Eve gelen de, karadan gelen de, denizden gelen de var. Ben de her zaman, denizden babam çıksa yerim, derim (gülüyor).

Playboy musunuz?
Hiç değilim, kesinlikle kabul etmiyorum! Çok seçiciyimdir. Hiçbir zaman kadın kovalayan bir adam olmadım, olmam da. Kadınlar beni kovalıyor.

Ünlülerden de var mı sizinle tanışmak isteyen, peşinize düşen?
Kim yok ki!!!

Son 100 metre

Sağ kanattan kopan fırtına

İzmir'de farklı bir haftasonu

Bu hafta İzmir derbisi vardı, maç sözde KSK sahasındaydı, seyircisiz olan bu derbi Karşıyaka 5. dakikada öne geçsede 90+4'de Zafer Biryol'un attığı golden sonra tabela 4-1'lik Altay'ın üstünlüğünü gösteriyordu. Her ne kadar maç seyircisiz olsada, iki teknik adamın da boş tribünlere yollanması maçın gergin bir havada geçtiğini gösteriyor. Tamam maçları seyircisiz oynatıyorsunuz maçların bir zevki çıkmıyor falan filan ama bari şu derbi maçlarını seyircisiz yapmayın. Aynı şekilde 2 sene önce GS-BJK maçıda seyircisiz oynanmıştı. Zaten seyircisiz maç seyretmek ızdırap bu maçında derbi olması daha da kötü oluyor.

13 Eylül 2009 Pazar

Neco'nun siftahı

Necati Ateş zamanında Galatasaray'da sevdiğim oyunculardan biriydi hala da severim, bence o kadar kötü olmayan Ankaraspor ve İ.B.B maceralarından sonra takıma dönebilirdi dönseydi de Nonda'dan daha kötü olacağını sanmazdım. Geçen sene kötü geçen Real Sociedad macerasında 1 veya 2 gol atabilmişti kendisi. Futbola başladığı yer İzmir gibi bir sahil şehiri buldu kendisine Antalya'da ilk maçında ilk golünü attı. Eski günlerine dönüş sinyalide olur bu golde, o eski zamanlardaki Necati'yi izleriz.

Çokmu iyimser mi konuşuyorum ne ?

Siena 1-2 ASRoma

İte kaka alınmış bir galibiyet.Ranieri'nin ilk maçı olması itibariyle önemli bir 3 puan.Ayrıca bir sonraki maçın Fiorentina maçı olduğunu düşünürsek ilaç gibi geldi bu 3 puan.Ama oynanan futbola gelirsek hiç iç açıcı değil.Maçın 55 dakikasını izleyip lanet edip sinirden kapattım.2 sene önce bu takım 4-6-0 'ı en mükemmel oynayan takımdı.Şu an ise belkide en kötü oynayan takım.İlerdeki 6 lı tamamen ezbere oynuyor.Ama öyle olumlu anlamda birbirinin hareketlerini ezberleme değil bahsettiğim.Kafayı kaldırmadan,rakip nereye basıyor,kimi marke etmiş bunları görmeden öylesine atılan paslar şeklinde oyun.Perrotta,Baptista yokları oynuyor.Taddei desen bizim Hasan Şaş'ın son dönemlerini hatırlattı bana.Pizarro eskisi gibi toparlayamıyor ortasahayı.Tüm yük De Rossi'nin üstüne binmiş durumda.Defansa geçecek olursak.Riise gibi biri varken takımda Burdisso'yu sol bek te oynattı Ranieri efendi.Sonra Juan'ı çıkartıp Riise'yi aldı ve kazandıran gol ondan geldi.Mexes formsuz başladı.Geçen hafta Diego bu hafta Maccarone Mexes'in belini kırıp gollerini attılar.Haftaya Fiorentina maçı bu senenin nasıl geçeceğini belirleyecek bence.Ya tamam ya devam maçı.

Sabri'nin Boy Kompleksi


Maç başlamadan çıkış tüneli önünde toplanan futbolcular İstiklal Marşı seramonisinde beraber çıkacakları çocuklarla beraber konuşup şakalaşıyorlardı.O sırada mikrofon Sabri'ye doğru yanaştı ve bomba patladı.Sabri çocukların olduğu gruba "en ufağınız hangisiyse bana gelsin" dedi.Resimde de görüldüğü gibi en ufağını almış zaten.Kewell'ın önündeki çocuk olsaymış Sabri'nin önünde dünkü performansı göremezdik bence Sabri'den.Ya da daha uzun biri olsa o Sabri'yi önüne alırdı belki.

Yeni gözdeler



İstanbul'da bildiğim bir Umbro Shop yok ama haftaya bulmak vaadi ile yollara düşcem, bulamazsam bile bi şekilde eBay vs.. tarzı getirmeye çalışacam, gerçekten çok hoşuma giden yeni iki forma.
edit : Bulabileceğim bi yer olursa yorumlardan yardım beklerim.

Yağmurlu bir günde


Yağmur, sel, maç ertelencek derken mis gibi bir maç oldu bugün İstanbul'da. Galatasaray'ın şu ana kadar ki en kötü topunu oynayıp Beşiktaş'ın en iyi futbolunu oynayıpta 3-0'lık bi skor çıkması ortaya düşündürücü. Ahmet Çakar'ın hala "Galatasaray ciddi bir takımla oynamadı" demesi ilginç, Kayseri ve Beşiktaş bu sene lige yeni çıktı da bizim mi haberimiz yok. Maçı ben ve kuzenim Ömer aka alessiocerci ile birlikte zaman zaman krizlere girerek tamamladık. Darısı bu haftaki Avrupa Lig'i maçına, son olarak da Ayhan acil iyileşmesi lazım bu orta saha ona çok ihtiyaç duyuyor.