8 Eylül 2010 Çarşamba

Spiker ve Yorumculara Dair


Yabancı bir kanaldan maç izlerken belli bir zaman sonra kendimi maça fazlasıyla kaptırdığımı farkediyorum her seferinde.Ama yerli kanallardan maç izlerken böyle olmuyor.Çünkü çok fazla dikkat dağıtıcı unsur var.Maç moduna bir türlü sokamıyorlar insanı ki bunun içinde herhangi bir çaba sarfetmiyorlar zaten.

Nedir peki bu dikkat dağıtıcı unsurlar benim aklıma gelenler şöyle:
1-Oynanan futbol
2-Yayının kalitesi
3-Spiker kalitesi
4-Maç yorumcusu

Bu 4 etkenden sadece ilkine müdahale edemeyiz.Sonuçta maçı beğenmezsen kapatırsın başka maç izlersin.Bu kadar basit.Ama diğer 3'ü seyir zevkine direkt olarak etki ediyor.

Yayın kalitesi hususunda son zamanlarda gözle görülür bir iyileşme var.Tabi ki her zaman olduğu gibi geriden takip ediyoruz dünyayı.Millet 3 boyutlu maç bile verdi ama bunada şükür tabi.Yayıncı kuruluşların ödemiş olduğu yüksek tutar ve bu tutarı karşılayabilmek için kalitelerini arttırması biz futbol severleri olumlu yönde etkiledi.

Ancak diğer iki etken için bunları söylemek çok zor.Dünkü Türkiye-Belçika maçından sonra bu daha net gözler önüne serildi.Ayrıca aynı şey Lig TV'nin bu sene başlattığı çift spikerli maç anlatımında da mevcut.Spikerler açısından bakarsak bugün kime sorsak sade maç anlatan abartıp yada saçmalayıp maçın önüne geçmeyen spikerleri tercih eder.Kendine has sunumu olan spikerlerin tadı bazen ayrı oluyor kabul ediyorum ama bunun farkında olup işin cılkı çıktığı zaman,yani o spiker yapmacıklaştığı zaman maçında tadını kaçırıyorlar farkında olarak yada olmayarak.Örnek verecek olursak Ercan Taner,Ertem Şener,Emre Tilev.Bunlar gerçekten kendine has maç anlatışları olan ve yeri geldimi maça renk katabilen kişiler.Ama işin dozunu biraz artırdıkları zaman tadı kaçıyor ve maç oynanırken insanın beynini spikerin o an söylediği gereksiz bir laf ya da tepki meşgul ediyor.Şahsen böyle bir maç anlatımı yerine Murat Kosova'nın yalın bir şekilde(futbol maçları için konuşuyorum yoksa basketbol maçlarında oda kendini fena halde kaptırıyor:) anlatışını tercih ederim.

Yukarıda saydıklarım illaki herkesi etkiliyordur ama beni en çok etkileyen çoğu zaman maçtan kopartıp sinirlerimi bozan kısım olan maç yorumcusu kısmı.Zaten maçtan önce ve maçtan sonra yeterince hatta fazlasıyla kafa şişiriyorlar.Bari maç esnasında o değerli yorumlarını kendilerine saklasalar.Bir adam sağa pas atınca sağa değilde sola atsa daha iyi olurdu diyen adam benim gözümde yorumcu değil zaten.Onun dediğini ekran başındaki ve stadyumdaki milyonlarca kişide söylüyor.Mesele benim yada bir başkasının göremediğini tecrübesiyle ve futbol bilgisiyle yorumlayıp bizlere aktarması.Dün Rıdvan Dilmen maç esnasında spiker Ercan Taner'e neredeyse konuşma fırsatı vermeden egosunu tatmin etti.Egosunu tatmin etti diyorum çünkü sanki teknik direktörmüş ve kenardan oyuncularına sesleniyormuş gibi direktifler yağdırdı ordan.O öyle yapınca bizlerde vay be Rıdvan ne büyük hocaymış diyeceğiz sanıyor herhalde.Adnan Polat'la olan söyleşilerinde de "...ben şimdi teknik direktör olduğumdan..." ile başlayan kaç tane cümlesi var ben sayamadım.

Daha fazla uzatmassak eğer bence kaş yapayım derken göz çıkartmak bu durum.Ve beni ciddi anlamda oynanan futboldan sahadaki mücadeleden uzaklaştırıyor.Tüm dikkatimi dağıtıyor.

1 yorum:

Vito dedi ki...

Ömer Üründül'ün yorumlarını istiyoruz xD
Çok doğru söylüyorsun ama öyle türk yorumcuları yok.